Müzeler Müzelerimiz: Rijksmuseum – 1

Hollanda’nın en büyük sanat müzesi Rijksmuseum uzun süredir listemde bulunuyordu. Bir yıl içinde yaklaşık 2.5 milyon kişiyi bula ziyaretçilerin arasına sonunda ben de katıldım. En çok ziyaret edilen müze ünvanını almak için komşusu Van Gogh Müzesi ile rakabetteler. Benim önceliğim Van Gogh’u sevdiğimden ve Rijksmuseum’a nereden başlayacağımı bilmediğimden birinciden yana olmuştu. Dersimi çalıştım, her şeyi göremeyeceğime ve okuyamayacağıma dair kendimle barıştım ve devamının geleceğini düşündüğüm ziyaretlere başladım.

Rijksmuseum Uygulaması

Müzelerin teknolojinin nimetlerinden faydalanmasından çok memnunum kendi adıma. Müzede, eserin karşısındayken bilgi alabilmek, bina içinde tur cihazlarına erişmeye çalışmak yerine cebimden telefonumu çıkarıp kendi kulaklığımı kullanmak benim için çok daha kolay. Ayrıca ille müzede olmak da gerekmiyor. Trende giderken, kanepede otururken de resimleri inceleyip haklarında bilgi edinebiliyoruz. Hem android hem IOS cihazlarda kullanılabilen Rijksmuseum uygulaması ise bu kapsamı biraz daha genişletmiş. Arama tuşuna mecbur olmak ya da sergi salonlarını sırayla gezmek istemeyenler için önceden hazırlanmış turlar var.  Bir de Rijksstudio adını verdikleri ve kullanıcıların eserlerle etkileşimde bulunubilecekleri bölüm var. Müze gezmeyi çok daha aktif hale getiren bu bölümü gezimden sonra keşfettim. Bunların hepsinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Uygulamanın sunduğu imkanların bir kısmını bilete ek olarak satın alınabilecek multimedya turda da bulmak mümkün. Cep telefonundan biraz büyükçe bir cihaz ve kulaklıkla gezen daha çok kişiye rastladım müze içinde.

Müze içinde kablosuz internetten faydalanabiliyor. Bluetooth ve konum servislerini açmak ise uygulamanın haritasında konumunuzu görmek için ve ulaşım yardımı almak için faydalı.

Nereden başlayacağını bilemeyenler için hazır turlar iyi bir fikir olabilir. Tur başlıkları şöyle: Öne çıkanlar, Rembrandt, Müzik, Sömürge Tarihi ve Müze Binası. Her tur 60-90 dakika olacak şekilde tasarlanmış.  Tura dahil olan eser harita üzerinde işaretlenmiş. Gezintiyi yönlendiren uyarılar yalnızca ekran üzerinde çıkıyor. Henüz ‘sağdaki ilk çıkışa gidin’ aşamasına gelinmemiş.

 

Rijksstudio kullanıcıların 200000’den fazla eserle etkileşimde bulunmasını sağlıyor. Kullanıcılar koleksiyondan istedikleri eseri seçip kendi stüdyolarını oluşturabiliyorlar. Sunulan fotoğrafları kesip biçebiliyor, ayrıntılara odaklanabliyor ve sonuçları da herhangi bir telik hakkına tabi olmadan kullanabiliyorlar. Sevdiğiniz resmi telefon kılıfı mı yapmak istiyorsunuz, ya da resmin ayrıntısını poster olarak duvara asmak mı istiyorsunuz? Dükkan sizin… Stüdyolar uygulamanın veri tabanı kullanılarak oluşturulduğu için gezdiğiniz her stüdyoda (varsa) eserin  açıklaması da okunabiliyor. Müzenin kendi oluşturduğu stüdyolar da var.

Müzenin Tarihi

Hollanda’da ulusal bir sanat müzesi kurma fikri cumhuriyet yıllarında Fransa’daki Louvre Müzesi’ne öykünerek 1798’te çıkmış. Yalnızca iki yıl için ülke tarihine ait objeler ve devlet kurumlarında bulunan sanat eserleri toplanmış ve Lahey’de Ulusal Sanat Galerisi ismiyle ziyarete açılmış. Kısa zaman içerisinde koleksiyona müze sorumlularının çalışmaları ile yeni eserler eklenmeye başlamış. Fransaya özenirken yalnızaca 10 yıl sonra Napolyon’u başlarında kral olarak bulmuşlar. Her rejim değişikliğinde müzenin adı da yeri de değişmiş. 1876 yılında koleksiyona kendi binasını vermeye karar vermişler. Pierre Cuypers’in gotik ve rönesans mimarisini harmanladığı tasarımın inşası 1885’te tamamlanmış. Bina yeterince ‘Hollandalı’ olmadığı eleştirilerine maruz da kalsa 133 yıl sonra bugün Hollanda’nın simgeleşmiş yerlerinden biri.

Hollandalı sanatçılara adanmış vitrayları ve yüksek tonozlu büyük galerisi ile bir kiliseyi andıran bina hem alanın hem koleksiyonun büyüklüğü ile insana hafif bir gözdağı veriyor. Genelde müzelerde kafama göre gezip uzun saatler geçirmeyi sevsem de, bu kez yenilgiyi kabul edip uygulamadaki turun beni yönlendirmesine izin verdim.

Öne Çıkanlar

Öne çıkanlar turu müzenin meşhur eserlerinden oluşuyor. Eserlerin çoğu Onur Galerisi adını verdikleri salonda ve Hollandalı ustalara ait. Gözü sağa sola kaymayanlar için bir, gördüklerinden aklı çelinenler için daha uzun sürüyor. Uygulamada her eser için 2 dakikalık bir açıklamaya yer verilmiş. Daha da öğreneyim diyenler için ‘daha çok görün’ kısmından bilgilendirici videolara, ‘daha çok okuyun’ kısmından ise uzmanların konuşmalarına erişiliyor. Onlar da ikişer dakika işe sınırlanırılmış. Öğrendiklerimi tek tek sıralayasım var ama bir kısmından söz edeceğim sadece. Öncelikle menüde neler var bir bakalım:

  • Büyük Salon (bina), Pierre Cuypers (1885)
  • Kıyamet Günü ,  Lucas van Leyden (1526)
  • St. Nicholas Ziyafeti,  Jan Steen (1665-1668)
  • Aşk Mektubu, Johannes Vermeer (1669-1670)
  • Wijk bij Duurstede’de Yeldeğirmeni, Ruisdael (1668)
  • Tehdit Edilmiş Kuğu, Jan Asselijn  (1652)
  • Yahudi Gelin, Rembradnt van Rijn (1665-1669)
  • Gece Devriyesi, Rembradnt van Rijn (1642)
  • William Rex’in modeli (gemi maketi) (1698)
  • Kütüphane (bina), Pierre Cuypers (1885)
  • Gerard Bicker, van de Helst (1642)
  • Bebek evi (oyuncak), Oortman (1686-1710)
  • Çiçek piramiti (Delft mavisi porselen) (1692-1700)
  • Altın Kıvrım, Gerrit Berkhyde (1672)
  • Otoportre, Vincent van Gogh (1887)
  • Temmuz Ayında, Paul Gabriel (1889)
  • Kutsal Akrabalık , Geertgen tot Sint-Jans (1495)
  • Ağıtçılar (heykel serisi) (1475-1476)
  • Shiva (heykel) (12.yy)
  • Tapınak koruyucusu (heykel) (14.yy)

Benim kişisel tercihim müze olsun, konser olsun, müzik albümü olsun, konunun bir çerçeveye sahip olması. ‘Öne çıkanlar’ turu bu koşulu sağlamıyor.  Ancak bir şekilde müzenin dört bir yanına yürümek gerektiği için genel bir fikre sahip olmaya yardımcı oluyor. Müzeyi kısa süre içinde  tekrar ziyaret edebileceğimi bilmesem, turist olsam, bu turu tercih etmezdim.

Bourbon’lu Isabella’nın mezarında bulununan ağıtçı heykeller. 1475 yılından…Giysiler yılları ele vermese modern sanılabilir.

Rembrandt

Takip etmeye değer bir tur Rembrandt turu. Ressamın farklı konuları ele adlığı eserlerini 60 dakika içerisinde neredeyse kronolojik sıra ile ziyaret edebiliyorsunuz. Hem turun hem müzenin en önemli parçalarından biri ‘The Night Watch  – Gece Devriyesi’.

Gece Devriyesi (Rembrandt van Rijn, 1642)

Hollanda’da biraz zaman geçirip de Gece Devriyesi tablosunu duymamak pek ihtimal dahilinde değil. Gerçek adının farklı olması, yerinin defalarca değişmesi, gerçek boyutunda olmaması sadece bir resim olarak kazandığı ününe ün ekliyor.

Hollanda’da meslek erbaplarının, kurum yöneticilerinin grup resimleri yaptırma geleneklerinden Hermitage gezimi anlatırken söz etmiştim. Rembrandt’ın adı geçen tablosu da bu geleneğin bir ürünü.  Yüzbaşı Franz Banning Cocq Yönetiminde 2.Bölge  Milis Birliği olarak da bilinen tablo tahmin edilebileceği gibi yüzbaşı ve ekibi tarafından ısmarlanmış. Alışılageldiği gibi karşımızda gözleri ile bizi takip eden bir grup asker yok.  Bazı kişilerin yüzü tam olarak görünmüyor. Tabloda beklenmedik kişiler bile var. (Sadece alnı görülen kıvırcık saçlı kafanın Rembrandt olduğuna dair rivayetler var). Hareket emri verilmiş ve ekip yola çıkmaya hazır.

NightsWatch

Tablodaki sembolizmi anlatmaya benim yerim de bilgim de yetmez. Ama sahnenin gece gerçekleşmediğini, kullanılan koyu renkli vernik yüzünden tabloya ‘gece’ adının atfedildiğini söyleyebilirim.

Zavallının başına gelmedik kalmamış şu 375 yıllık ömründe. Yapıldıktan sonra komisyonu veren grubun karargahında yerini almış. 1715 yılında tabloyu belediye binasına taşımaya karar vermişler. Fakat o da ne? Tablo binaya büyük geliyor. E ne yapalım, sağından solundan biraz keselim demişler. Sanata hiç saygı yok, cık cık cık.  (Kesilmiş haliyle  boyutları 3.63 metreye 4.37 metre.) Parayı bastırıp resmedilmeyi garantileyen iki kişiye olmuş olan. Neyse ki Rembrandt kendi yaşadığı dönemde yeteri kadar ünlüymüş de tablonun daha küçük boyutlu kopyaları yapılmış. Bu sayede kesilen parçalar yüzünden ne kaybettiğimizi hayal edebiliyoruz.

1885 yılında Rijksmuseum binasına taşındığında da çilesi bitmemiş. İki bıçaklı bir asitli saldırıya maruz kalmış. İkinci dünya savaşı sırasında çerçevesinden çıkarılıp rulo haline getirilerek oradaan oraya kaçırılmış. 4 yıl boyunca Maastricht’te bir mağara içinde, yer altında  bir kasada korunmuş. İki yüzyıl içinde sanata değer vermeyi öğrenmişler demek ki.

Bu hikayaleri, sembolleri, tarihi, tablonun sanatsal değerini anlatan onlarca belgesel var internette. Meraklısı açıp izleyebilir.

2019 yılında tablo restore edilecekmiş. Rijksmuseum 1975 yılında yapılan restorasyonu kaydetmiş. Bir cam panelin ardında yapılacak yenisini ise internet üzerinden canlı yayınlayacaklar. Böylelikle ziyaretçiler tabloyu görme şansını kaybetmeyecek.

Gezilere devam

Rijksmuseum öyle kolay kolay bitecek gibi değil. Kaç yazı daha gelir bilemiyorum. İzleyelim görelim…

Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑